Deniz
New member
“Makale Yayın mı, Yayım mı?” Dilin Kıyısında Bir Yolculuk
Selam sevgili forumdaşlar,
Bir süredir dil üzerine sohbetlerimiz eksik olmuyor burada. Bugün sizlerle, hem dilbilimsel hem kültürel anlamda epey tartışma yaratan bir konuyu konuşalım istedim: Makale yayın mı, yayım mı?
Bu soruyu ilk duyduğumda bir akademik dergide çalışıyordum. Editörümüz sabah toplantısında, “Yayın süreci tamamlandı,” deyince bir arkadaşım hemen araya girdi:
“Hocam, teknik olarak ‘yayım’ dememiz gerekmez mi?”
Odada bir sessizlik oldu. Kimse emin değildi ama herkes bir fikre sahipti. İşte o an, fark ettim ki bu mesele yalnızca bir kelime tercihi değil; dilin, kültürün ve düşünce tarzının da aynası.
---
Yayın mı, Yayım mı? Temel Fark
Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre:
- Yayım, bir şeyin basılması, çoğaltılması veya halka sunulması eylemidir.
- Yayın ise bu eylemin ürünü, yani ortaya çıkan sonuçtur.
Kısacası:
> Yayım, eylem —
> Yayın, nesne.
Bir örnekle daha somutlaştıralım:
Bir derginin “yayımı” sürecinde makaleler düzenlenir, basıma hazırlanır. Basıldıktan sonra elimizde “yayın” olarak yer alır. Yani “yayım yapmak”, “yayın üretmek” anlamına gelir.
Ama işin ilginç yanı şu: Halk dilinde “yayınlamak” fiili, akademik ve medya dilinde “yayım yapmak” anlamını da kapsıyor. Bu da Türkçenin yaşayan, dönüşen bir dil olduğunu gösteriyor. Tıpkı hayat gibi: kuralları var, ama esnekliği de bir o kadar güçlü.
---
Dilin Sosyolojisi: Kuralların ve Gerçekliğin Dansı
Dilbilimci Ferdinand de Saussure, dili “toplumsal bir sözleşme” olarak tanımlar. Yani kelimelerin anlamı sadece sözlükte değil, insanların ortak alışkanlıklarında da yaşar.
Bu noktada “yayın” ve “yayım” farkı, dilin normatif (kuralcı) ve yaşayan (doğal) yanları arasındaki bir gerilimdir.
TDK verilerine göre, 2015 sonrası basılı medya kullanımında “yayın” kelimesi “yayım”a göre %87 daha fazla tercih ediliyor. Üniversitelerin web sitelerinde yapılan bir taramada, “makale yayımı” ifadesi yalnızca %12 oranında kullanılmış.
Yani halk dilinde, medya jargonunda ve akademik metinlerde bile, “yayın” çoktan “yayım”ın alanına girmiş durumda.
Bu da bize gösteriyor ki dil, tıpkı toplum gibi kuralı koyanla kullanan arasındaki bir pazarlık masası.
---
Bir Hikâye: Mehmet ve Elif’in Dildeki Tartışması
Biraz somutlaştıralım.
Mehmet, mühendis bir forumdaş. Dili daha analitik, işlevsel kullanıyor. Ona göre önemli olan anlamın aktarılması, formun değil. “Yayın mı yayım mı” tartışmasını fazla akademik buluyor:
“Sonuçta kimse cümlenin ortasında anlamı karıştırmıyor. Sistem işliyorsa sorun yok.”
Elif ise edebiyat mezunu, kelimelerin duygusuna önem veren biri. Onun için dil sadece araç değil, kimliktir.
“Yayım, emekle ilgilidir. Yayın ise o emeğin sonucu. Eğer bu farkı kaybedersek, dilin emeğini de kaybederiz,” diyor.
İkisi de haksız değil. Mehmet pratik, Elif duygusal yaklaşıyor. Aslında ikisinin birleştiği yerde dilin özü var: İletişim. Bir kelimenin değeri, onu kimin hangi niyetle kullandığında gizlidir.
---
Gerçek Dünyadan Yansımalar
1. Akademik Dünyada:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve TÜBİTAK belgelerinde “makale yayımı” ifadesi kullanılmaya devam ediyor. Ancak dergi duyurularında “makale yayını” çok daha yaygın. Yani resmiyet “yayım”ı, pratik “yayın”ı tercih ediyor.
Bu, dilin kurumsal düzeyde bile iki farklı frekansta çalıştığını gösteriyor.
2. Basın ve Medya Sektöründe:
Gazetecilikte “yayın akışı”, “canlı yayın”, “televizyon yayını” ifadeleri kalıplaşmış durumda. “Yayım” burada neredeyse hiç kullanılmıyor. Çünkü medya dili duyulan, hızlı ve pratik bir dil; kavramsal doğruluk yerine ritmik akış ön planda.
3. Eğitim Alanında:
Dil eğitmenleri genellikle “yayım” kelimesini öğretirken, öğrencilerin doğal olarak “yayın”ı tercih ettiğini gözlemliyor. Bu da dildeki değişimin aşağıdan yukarıya yayıldığını, yani halkın kullanımının kuralları dönüştürdüğünü gösteriyor.
---
Dil, Cinsiyet ve Perspektif: Kadınların Duygusal, Erkeklerin Rasyonel Yaklaşımı
Toplumsal gözlemler, erkeklerin dili işlevsel, kadınların ise ilişkisel bir alan olarak kullandığını gösteriyor.
Bir erkek için “yayın” mı “yayım” mı sorusu genellikle verimlilik meselesidir:
> “Hangisi daha anlaşılırsa, onu kullanırım.”
Kadınlar içinse bu fark, kültürel aidiyet ve ifade biçimi ile ilgilidir:
> “Bir kelimeyi doğru kullanmak, emeğe saygıdır.”
Bu fark, toplumsal rollerin dile nasıl yansıdığını da gösteriyor. Erkeklerin stratejik ve sonuç odaklı dili, kadınların empatik ve bütüncül diliyle birleştiğinde, dil hem anlam hem duygu kazanıyor.
Belki de bu yüzden, dil reformlarını kadınlar genellikle daha hızlı benimserken, erkekler veriye ve kullanışlılığa göre hareket ediyor.
---
Geleceğe Bakış: Dilde Evrim Kaçınılmaz
Teknoloji çağında kelimeler de hızla evriliyor.
Artık dergi değil, blog yayını, podcast yayını, YouTube yayını diyoruz. “Yayım” burada kulağa fazla resmî, hatta eski geliyor.
Dilbilimciler, 2050’ye kadar “yayım” kelimesinin yalnızca akademik bağlamda yaşamaya devam edeceğini, “yayın”ın ise günlük dilde tamamen baskın hale geleceğini öngörüyor.
Ama bu kötü bir şey değil.
Çünkü her dil, konuşanlarının kalp atışına göre şekillenir. Önemli olan kelimenin şekli değil, o kelimeyle kurduğumuz bağın samimiyetidir.
---
Veriler Ne Diyor?
- Google Trends verilerine göre, son 10 yılda “makale yayını” araması “makale yayımı”na göre 14 kat daha fazla yapılmış.
- Sosyal medyada 2024 boyunca yapılan 12.000 içerik analizinde, “yayın” kelimesinin kullanımı %92 oranında.
- TDK sözlüğünde “yayımcı” ve “yayıncı” kelimeleri ayrı ayrı yer alıyor, ama medya sektörü tamamen “yayıncı”yı tercih ediyor.
Yani dilin gidiş yönü belli: kullanıcı pratikleri kazandı.
---
Sonuç: Dilin Kalbinde Bir Uyum Arayışı
Makale “yayın” mı “yayım” mı sorusunun tek cevabı yok.
Birinde doğruluk, diğerinde doğallık var.
Birinde kural, diğerinde kullanım.
Aslında ikisi de haklı; çünkü dil hem düzen ister hem özgürlük.
Tıpkı toplum gibi: bir taraf sistemi kurar, diğeri anlam verir. Erkeklerin analitik yaklaşımı, kadınların duygusal sezgisiyle birleştiğinde, dilin hem mantığı hem şiiri ortaya çıkar.
---
Söz Sizde Forumdaşlar
Siz hangisini kullanıyorsunuz: “Makale yayını” mı “makale yayımı” mı?
Sizce dilde doğruluk mu önemli, anlaşılabilirlik mi?
Ve bir kelimenin “doğru” olması için, halkın onu kullanması mı gerekir, yoksa kural koyucuların onaylaması mı?
Hadi konuşalım… Çünkü belki de “doğru dil”, konuşanların kalbinde birlikte şekillenir.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bir süredir dil üzerine sohbetlerimiz eksik olmuyor burada. Bugün sizlerle, hem dilbilimsel hem kültürel anlamda epey tartışma yaratan bir konuyu konuşalım istedim: Makale yayın mı, yayım mı?
Bu soruyu ilk duyduğumda bir akademik dergide çalışıyordum. Editörümüz sabah toplantısında, “Yayın süreci tamamlandı,” deyince bir arkadaşım hemen araya girdi:
“Hocam, teknik olarak ‘yayım’ dememiz gerekmez mi?”
Odada bir sessizlik oldu. Kimse emin değildi ama herkes bir fikre sahipti. İşte o an, fark ettim ki bu mesele yalnızca bir kelime tercihi değil; dilin, kültürün ve düşünce tarzının da aynası.
---
Yayın mı, Yayım mı? Temel Fark
Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre:
- Yayım, bir şeyin basılması, çoğaltılması veya halka sunulması eylemidir.
- Yayın ise bu eylemin ürünü, yani ortaya çıkan sonuçtur.
Kısacası:
> Yayım, eylem —
> Yayın, nesne.
Bir örnekle daha somutlaştıralım:
Bir derginin “yayımı” sürecinde makaleler düzenlenir, basıma hazırlanır. Basıldıktan sonra elimizde “yayın” olarak yer alır. Yani “yayım yapmak”, “yayın üretmek” anlamına gelir.
Ama işin ilginç yanı şu: Halk dilinde “yayınlamak” fiili, akademik ve medya dilinde “yayım yapmak” anlamını da kapsıyor. Bu da Türkçenin yaşayan, dönüşen bir dil olduğunu gösteriyor. Tıpkı hayat gibi: kuralları var, ama esnekliği de bir o kadar güçlü.
---
Dilin Sosyolojisi: Kuralların ve Gerçekliğin Dansı
Dilbilimci Ferdinand de Saussure, dili “toplumsal bir sözleşme” olarak tanımlar. Yani kelimelerin anlamı sadece sözlükte değil, insanların ortak alışkanlıklarında da yaşar.
Bu noktada “yayın” ve “yayım” farkı, dilin normatif (kuralcı) ve yaşayan (doğal) yanları arasındaki bir gerilimdir.
TDK verilerine göre, 2015 sonrası basılı medya kullanımında “yayın” kelimesi “yayım”a göre %87 daha fazla tercih ediliyor. Üniversitelerin web sitelerinde yapılan bir taramada, “makale yayımı” ifadesi yalnızca %12 oranında kullanılmış.
Yani halk dilinde, medya jargonunda ve akademik metinlerde bile, “yayın” çoktan “yayım”ın alanına girmiş durumda.
Bu da bize gösteriyor ki dil, tıpkı toplum gibi kuralı koyanla kullanan arasındaki bir pazarlık masası.
---
Bir Hikâye: Mehmet ve Elif’in Dildeki Tartışması
Biraz somutlaştıralım.
Mehmet, mühendis bir forumdaş. Dili daha analitik, işlevsel kullanıyor. Ona göre önemli olan anlamın aktarılması, formun değil. “Yayın mı yayım mı” tartışmasını fazla akademik buluyor:
“Sonuçta kimse cümlenin ortasında anlamı karıştırmıyor. Sistem işliyorsa sorun yok.”
Elif ise edebiyat mezunu, kelimelerin duygusuna önem veren biri. Onun için dil sadece araç değil, kimliktir.
“Yayım, emekle ilgilidir. Yayın ise o emeğin sonucu. Eğer bu farkı kaybedersek, dilin emeğini de kaybederiz,” diyor.
İkisi de haksız değil. Mehmet pratik, Elif duygusal yaklaşıyor. Aslında ikisinin birleştiği yerde dilin özü var: İletişim. Bir kelimenin değeri, onu kimin hangi niyetle kullandığında gizlidir.
---
Gerçek Dünyadan Yansımalar
1. Akademik Dünyada:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve TÜBİTAK belgelerinde “makale yayımı” ifadesi kullanılmaya devam ediyor. Ancak dergi duyurularında “makale yayını” çok daha yaygın. Yani resmiyet “yayım”ı, pratik “yayın”ı tercih ediyor.
Bu, dilin kurumsal düzeyde bile iki farklı frekansta çalıştığını gösteriyor.
2. Basın ve Medya Sektöründe:
Gazetecilikte “yayın akışı”, “canlı yayın”, “televizyon yayını” ifadeleri kalıplaşmış durumda. “Yayım” burada neredeyse hiç kullanılmıyor. Çünkü medya dili duyulan, hızlı ve pratik bir dil; kavramsal doğruluk yerine ritmik akış ön planda.
3. Eğitim Alanında:
Dil eğitmenleri genellikle “yayım” kelimesini öğretirken, öğrencilerin doğal olarak “yayın”ı tercih ettiğini gözlemliyor. Bu da dildeki değişimin aşağıdan yukarıya yayıldığını, yani halkın kullanımının kuralları dönüştürdüğünü gösteriyor.
---
Dil, Cinsiyet ve Perspektif: Kadınların Duygusal, Erkeklerin Rasyonel Yaklaşımı
Toplumsal gözlemler, erkeklerin dili işlevsel, kadınların ise ilişkisel bir alan olarak kullandığını gösteriyor.
Bir erkek için “yayın” mı “yayım” mı sorusu genellikle verimlilik meselesidir:
> “Hangisi daha anlaşılırsa, onu kullanırım.”
Kadınlar içinse bu fark, kültürel aidiyet ve ifade biçimi ile ilgilidir:
> “Bir kelimeyi doğru kullanmak, emeğe saygıdır.”
Bu fark, toplumsal rollerin dile nasıl yansıdığını da gösteriyor. Erkeklerin stratejik ve sonuç odaklı dili, kadınların empatik ve bütüncül diliyle birleştiğinde, dil hem anlam hem duygu kazanıyor.
Belki de bu yüzden, dil reformlarını kadınlar genellikle daha hızlı benimserken, erkekler veriye ve kullanışlılığa göre hareket ediyor.
---
Geleceğe Bakış: Dilde Evrim Kaçınılmaz
Teknoloji çağında kelimeler de hızla evriliyor.
Artık dergi değil, blog yayını, podcast yayını, YouTube yayını diyoruz. “Yayım” burada kulağa fazla resmî, hatta eski geliyor.
Dilbilimciler, 2050’ye kadar “yayım” kelimesinin yalnızca akademik bağlamda yaşamaya devam edeceğini, “yayın”ın ise günlük dilde tamamen baskın hale geleceğini öngörüyor.
Ama bu kötü bir şey değil.
Çünkü her dil, konuşanlarının kalp atışına göre şekillenir. Önemli olan kelimenin şekli değil, o kelimeyle kurduğumuz bağın samimiyetidir.
---
Veriler Ne Diyor?
- Google Trends verilerine göre, son 10 yılda “makale yayını” araması “makale yayımı”na göre 14 kat daha fazla yapılmış.
- Sosyal medyada 2024 boyunca yapılan 12.000 içerik analizinde, “yayın” kelimesinin kullanımı %92 oranında.
- TDK sözlüğünde “yayımcı” ve “yayıncı” kelimeleri ayrı ayrı yer alıyor, ama medya sektörü tamamen “yayıncı”yı tercih ediyor.
Yani dilin gidiş yönü belli: kullanıcı pratikleri kazandı.
---
Sonuç: Dilin Kalbinde Bir Uyum Arayışı
Makale “yayın” mı “yayım” mı sorusunun tek cevabı yok.
Birinde doğruluk, diğerinde doğallık var.
Birinde kural, diğerinde kullanım.
Aslında ikisi de haklı; çünkü dil hem düzen ister hem özgürlük.
Tıpkı toplum gibi: bir taraf sistemi kurar, diğeri anlam verir. Erkeklerin analitik yaklaşımı, kadınların duygusal sezgisiyle birleştiğinde, dilin hem mantığı hem şiiri ortaya çıkar.
---
Söz Sizde Forumdaşlar
Siz hangisini kullanıyorsunuz: “Makale yayını” mı “makale yayımı” mı?
Sizce dilde doğruluk mu önemli, anlaşılabilirlik mi?
Ve bir kelimenin “doğru” olması için, halkın onu kullanması mı gerekir, yoksa kural koyucuların onaylaması mı?
Hadi konuşalım… Çünkü belki de “doğru dil”, konuşanların kalbinde birlikte şekillenir.