İmanın Kaç Derecesi Vardır ?

Can

New member
\İmanın Kaç Derecesi Vardır?\

İman, insanın kalbiyle kabul ettiği, diliyle söylediği ve organlarıyla yerine getirdiği bir inançtır. İslam dininde iman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kaza ve kadere inanmayı içerir. Bu inançlar İslam’ın temel inanç esaslarıdır ve bir müminin imanının geçerliliği bu esasları kabul etmesiyle sağlanır. Ancak imanın sadece bir kabul ile sınırlı olmadığı, onun bir derinlik ve mertebe içerdiği de bilinir. Peki, imanın kaç derecesi vardır?

\İmanın Dereceleri Nelerdir?\

İman, temelde bir inanç meselesi olsa da, İslam âlimleri imanın derecelerini tartışmışlardır. İman, sadece kalpteki kabul ile sınırlı olmayıp, zaman zaman artar veya azalır. İmanın dereceleri, genellikle daha çok içsel bir meseledir ve insanın kalbindeki sevgi, korku, ümit ve tevekkül gibi duygularla doğrudan bağlantılıdır.

İslam’da iman üç ana seviyeye ayrılır:

1. Zaruri İman (Temel İman):

Zaruri iman, bir insanın İslam’ın temel inançlarına, hiçbir kuşku duymadan inanmasıdır. Bu, kişinin İslam’a ilk adım attığı andır. Bu, iman etmek isteyen birinin kabul etmesi gereken temel inanç esaslarını kapsar: Allah’ın varlığı ve birliği, peygamberlerin doğruluğu, Kuran’ın Allah’tan gelen kutsal bir kitap olduğuna inanmak gibi. Zaruri iman, genellikle kişinin çevresindeki dini öğretilerle şekillenir.

2. İlimle Gelişen İman:

İlimle gelişen iman, kişinin inancını öğrenmesi, anlayışını derinleştirmesi ve Allah’a olan sevgisini ve bağlılığını akıl yoluyla güçlendirmesidir. Bu düzeyde bir insan, sadece İslam’ın temel hükümlerini kabul etmekle kalmaz, aynı zamanda bunları anlamaya çalışır. İlmi iman, bir insanın zihinsel çabalarıyla şekillenir. Birçok insan, özellikle tasavvuf ve felsefe ile ilgili kitaplar okuyarak, imanlarını pekiştirebilirler.

3. Amelle Gelişen İman:

Amelle gelişen iman, kişinin kalp ve zihinle inandığı şeyleri fiilen hayata geçirmesidir. Yani, bir insan imanını, günlük hayatında sergilediği davranışlarla somutlaştırır. İman, burada sadece kalpte ve dillerde değil, fiilî olarak da yaşanır. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, infak yapmak gibi ibadetler, bu derecenin örnekleridir. İman arttıkça, kişinin amelleri de daha anlamlı hale gelir ve bu durum kişinin içsel huzurunu artırır.

\İman Artar Mı?\

Evet, imanın artması mümkündür. İslam’daki imanın artması, kişinin Allah’a olan yakınlığının artması, manevi yaşamını güçlendirmesi ve dini sorumluluklarına daha fazla bağlılık göstermesiyle doğrudan ilişkilidir. İman, kişiye bağlı olarak artabilir ve azalabilir. İman arttıkça, kişinin kalbi daha huzurlu olur ve dini vecibelerini daha titiz bir şekilde yerine getirir.

İmanın artması şu şekilde olabilir:

- Allah’a daha fazla yakınlaşmak için ibadetler yapmak.

- Kuran’ı daha derinlemesine anlamaya çalışmak.

- İslam’ın emirlerine ve yasaklarına daha sıkı bir şekilde riayet etmek.

- Sünnet-i Seniyye’yi hayatına yansıtmak.

İmanın artışı, kişinin içsel bir gelişim sürecidir ve bu süreç sabır ve çaba gerektirir. İslam’ın sadece bir inanç değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğu unutulmamalıdır. İman arttıkça, kişinin iç huzuru da artar, kalbi ferahlar.

\İman Azalır Mı?\

İman, artabileceği gibi, zaman zaman azalabilir de. İmanın azalması, kişinin dini sorumluluklarına duyduğu ilginin azalması, Allah’a olan sevgisinin zayıflaması veya manevi dünyasında bir boşluk hissetmesi sonucu gerçekleşebilir. İman azaldığında, kişi günlük ibadetlerine daha az dikkat eder, dini sorumluluklarını yerine getirmekte gevşek davranabilir. İmanın azalmasının başlıca nedenleri şunlar olabilir:

1. Günah İşlemek:

Günahlar, bir insanın kalbinde kara bir leke bırakır ve zamanla bu leke, imanın azalmasına sebep olabilir. Kişi sürekli olarak büyük veya küçük günahlar işlediğinde, kalbi kararır ve manen zayıflar.

2. Dünya İşlerine Ağırlık Vermek:

Dünyadaki maddi çıkarlar ve geçici zevkler, bir insanın manevi hayatını zayıflatabilir. İman, Allah’a olan sevgiyi önceleyen bir durumdur. Dünya hayatı her ne kadar geçici olsa da, insanın bu dünyada dengeyi sağlama çabası imanını etkileyebilir.

3. Kötü Arkadaşlıklar:

Kişinin çevresindeki insanlar, imanını olumsuz etkileyebilir. İslam’a aykırı düşüncelere sahip kişilerle vakit geçirmek, insanın imanını zayıflatabilir.

4. Şüphe ve Kuşkular:

İman, kalbi bir mesele olduğu için, bir insan şüphe ve kuşkularla boğuştuğunda imanında zayıflama yaşanabilir. Şüpheler, bir kişinin kalbini daraltabilir ve zamanla imanını etkileyebilir.

\İman ile İslam Arasındaki Fark Nedir?\

İman ve İslam, bazı insanlar tarafından birbirine karıştırılabilen iki önemli kavramdır, ancak aralarında belirgin farklar vardır.

İslam, kelime olarak “teslimiyet” anlamına gelir ve Allah’a teslim olmak, İslam’ın temel anlamıdır. İslam, bir insanın kalben ve fiilen Allah’a teslimiyetini ifade eder. İman ise, bir insanın kalbiyle kabul ettiği, Allah’a ve diğer inanç esaslarına olan güvenidir.

Bir kişi, İslam’ı kabul etmiş olabilir ama iman seviyesi farklı olabilir. İslam, daha çok dışsal bir kavramken, iman içsel bir mesele olarak kalır. İslam, kişinin doğru bir şekilde ibadet etmesini gerektirirken, iman, kalbinin Allah’a olan bağlılığını ifade eder.

\Sonuç\

İman, bir insanın kalbiyle inandığı ve içsel dünyasında yaşadığı bir olgudur. İslam’da imanın dereceleri, kişinin inancının ne kadar derinleştiği ve hayatına ne kadar yansıdığı ile alakalıdır. İman, artabilir veya azalabilir, ancak her halükarda kişinin imanı, onun hem dünyevi hem de uhrevi hayatını doğrudan etkileyen bir faktördür. İman, sadece bir kabul meselesi değil, hayatın her alanında hissedilen bir durumdur. Bu nedenle, iman, kişinin kalbiyle inandığı değerleri yaşaması ve amellerine yansıtarak hayatta bir anlam bulmasıdır.
 
Üst