“Çeşitli düzeylerdeki politikacılardan sık sık yeni okullar inşa etmeye gerek olmadığını, çünkü bir gün bunların kullanılmayacağı zamanın geleceğini duyuyorum. Benim açımdan bu çok aptalca. Gerçekçi olmak gerekirse, yeni bir okul inşa edip diğerlerini genişletebiliriz. Hazan olarak deneyimlerime dayanarak, eğitimdeki eğilimin çocukları daha küçük gruplara bölmek ve öğretimin daha etkili olduğunu biliyorum. Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını dikkate alması gereken öğretmen için yeterli ortamı ve sınıftaki öğrenci sayısını sağlamalıyız. Bu nedenle gelecekte de yeterli kapasiteye sahip olmak gereklidir, bu da öğretim için daha iyi bir altyapı oluşturur”, diye belirtiyor Lucie Kantorová.
Uzun süredir Pilsen’deki ilkokulların kapasitesinin artırılması gerektiği konuşuluyordu. Bu oluyor mu?
Belediyede göreve başladığımda okullarımızın kapasitelerinin artırılması açısından saatin on ikiye beş dakika olduğunu biliyordum. Milli Eğitim Bakanlığı bunu geçmişte gündeme getirmişti ancak hiçbir zaman yeterli desteği bulamadı. Her yıl bir okulun kapasitesinin arttırılmasının iyi olacağını düşündüm ve iyi gidiyoruz. Pilsen-Litice’deki okulun kapasite genişletme çalışmaları şu anda tamamlanıyor. Örneğin, pavyonun genişletilmesi planlanan Bory’deki 26. ilkokul için zaten hazır paramız var. Slovany’deki 13. ilkokulun veya Skvrňany’deki 15. ilkokulun kapasitesini artırmamız gerekiyor. Ancak her okulun kapasitesini genişletmek mümkün değildir. Eski, tarihi binalarda bu mümkün değildir. Kapasite artışı aynı zamanda okul kantininin ve spor alanının da buna göre ayarlanması ihtiyacıyla ilgilidir ki bu her yerde gerçekçi değildir. Bu nedenle, mevcut yeni okulların kapasitesini biraz arttırmanın en etkili yöntem olduğu ortaya çıktı.
Geçmişte okul olan bir binayı kullanarak çocuklara daha fazla yer kazandırmak mümkün değil mi?
Genel olarak daha önce okul olarak hizmet veren binalar günümüzde iyi durumda değildir veya farklı bir amaca hizmet etmesi amaçlanmaktadır ve buna yönelik proje dokümantasyonu hazırlanmaktadır. Ücretsiz olarak kullanılabilir bir binaya ilgi duyan özel okul temsilcileriyle sık sık tanışıyorum, ancak gerçekte böyle bir binamız yok. Ancak bazı okullarda kontenjanlara çok fazla talep olduğu görülüyor. Bazılarında yeni öğrencilerin kabul için kuraya başvurmaları gerekiyordu. Popüler okullar genellikle katılmak isteyen tüm öğrencilerin katılamayacağı bilgisini alır. Ancak piyangonun seçilmesinin nedeni, ebeveynlerin bu tür okulları aynı anda birden fazla okula gönderdikleri başvurularla boğmasıdır. Bu, birçok yinelenen uygulamaya neden olur.
Sonuç olarak, yalnızca aynı hizmet bölgesindeki en yakın okula yerleştirilebilen kişiler seçilen okula gidemeyecektir. Bunlar yürüme mesafesindeki veya toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla ulaşılabilen okullardır. Bunlar diğerlerinden daha kalitesiz okullar değil. Bazı okulların tarihsel deneyime dayanarak en iyi itibara sahip olmadıklarını biliyorum, ancak bugün tamamen farklı bir yerdeler. İmajlarını geliştirmek isterim. Birisi hangi okulu seçeceğini sorduğunda, insanlara okulların bugünkü durumunu anlatıyorum ve bazen onlar da bu duruma şaşırıyorlar. Ancak şunu da eklemeliyim ki Pilsen’deki ilkokullarımız oldukça iyi bir seviyede, öğrenciler için Pilsen’de hangi okula gittiklerinden ziyade yıllar içinde nasıl bir öğretmen yetiştirdikleri önemli.
Şehrin yeni bir okul inşa etmeyi düşünmesinin zamanı gelmedi mi? Bazı şehirlerde yeni modern okullar açıldı.
Zamanının geldiği doğrudur. Ve şunu da itiraf etmeliyim ki, uzun bir aradan sonra Pilsen’e yeni bir okulun yapılması da benim hayalim. Bu olasılığa ilgi duymaya başladığımda şehrin kendine ait bir ilkokul inşa etmenin gerçekçi olacağı bir arsası olmadığını öğrendim. Bu konuda diğer arazi sahipleriyle çalışmaya bağımlıyız. Pilsen’de mutlaka yeni bir ilköğretim okulunun dolacağını, buraya talep olacağını düşünüyorum. Demografik gelişim, Ukrayna’daki çatışmayla ilgili küresel durum ve Pilsen’deki kalkınma alanlarının planlanmasına göre, mevcut ilköğretim okullarının kapasitesinin artırılması veya yeni bir okul inşa edilmesi senaryosuna sadık kalmalıyız. Yeni bir okul inşa etmek pahalı olsa da şehrin kendine ait bir arsasının olmamasını büyük bir engel olarak görüyorum.
Ancak başkasına ait olan arazinin kullanılması ihtimalinden bahsettiniz.
Teorik olarak böyle bir ihtimal mevcut. Mesela Batı Bohemya Üniversitesi kampüsünde bunun için ideal olabilecek bir yer var. Üniversite araziyi sağlayabilir ve belediye de binayı inşa edebilir. Oraya ilköğretim okulu yapılacaksa üniversiteyle iş birliği yapılabilir. Pedagoji Fakültesi öğrencileri pratik yapmak için buraya gelebilir ve öğrenciler sanat eğitimi için Ladislav Sutnar Tasarım ve Sanat Fakültesi’ne gidebilirler. Aynı zamanda diğer fakülteler de proje günleri düzenleyebilir ve öğrencileri daha ileri eğitim için motive edebilir. Bu vizyonumun sadece yerel yönetimde değil, aynı zamanda belediye binasında bile daha fazla insan tarafından paylaşılacağını düşündüm. Diğer bir seçenek ise çok sayıda ev ve apartmanın inşa edileceği ve buralarda okullara talebin olacağı gelişmekte olan bölgelere odaklanmaktır. Böyle bir durumda okul inşası için bir yatırımcıyla pazarlık yapılması gerekecek ve bu şu anda Pilsen’in bir bölümünde gerçekleşiyor.
İlkokullarda öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Bu yaygın bir sorun mu yoksa yalnızca bazı onayları mı etkiliyor?
Sadece bazı konular için geçerli. Az sayıda matematik, fizik, kimya ve dil öğretmeni vardır. Ama bu sorunun bir çözümü olduğunu düşünüyorum. Eğitim fakülteleri ile şehirlerin yerel ihtiyaçları arasında güçlü bir bağ olmalıdır. Dekan Pavel Mentlík ile bunun üzerinde çalışıyoruz. İlkokulların nerede ihtiyacı olduğunu, yeterli öğretmenin bulunmadığını kendimize sorduk. Çözümün, öğrencileri okulların ihtiyaç duyduğu alanlara odaklanmaya motive etmek için şehri burs şeklinde dahil edebileceği konusunda anlaştık. Bazı alanlarda öğrenciler daha basit bir eğitim almayı seçiyor ama bizim bunlara pek ihtiyacımız yok, bazılarında ise öğretmen eksikliği var.
Olası bir değişiklikle ilgili tartışmalar henüz başlangıç aşamasında ama öğrencilerin örneğin matematik ya da fizik derslerini tercih etmeleri halinde kendilerine bir avantaj sağlayacağını bilmelerinin iyi olacağını düşündük. Henüz tam olarak ne olacağını söyleyemem ama şehrin desteğinin mümkün olabileceğine inanıyorum. Bunun okullara ve dolayısıyla öğrencilere ve ailelerine büyük faydası olacaktır.
Pilsen’deki ilkokullar Ukraynalı çocukların gelişiyle nasıl başa çıkıyor?
İlkokullarda yaklaşık 1.550 öğrencimizin bulunduğunu biliyoruz, çoğunlukla normal sınıflara entegre edilmiş durumdalar. Bir yerlerde sadece Ukraynalı çocuklar için sözde homojen sınıflar oluşturuldu. Bunlar bazı öğrencilere uygundur çünkü kendi çevrelerindedirler ve özel Ukraynalı asistanları vardır. Bunlar genellikle ebeveynleri yalnızca gerekli süre boyunca bizimle kalmak isteyen ve anavatanlarına dönmeyi planlayan çocuklardır. Bazı Ukraynalı çocuklar ülkelerindeki durumdan dolayı strese giriyor ve bazen Çekçe kursuna katılmak onlar için sinir bozucu olabiliyor.
Bazen homojen sınıfların ayrımcılığı çağrıştırdığını duyuyorum ama bunun bununla hiçbir ilgisi yok. Bazı Ukraynalı çocuklar homojen sınıflardan memnunlar ve bence onların da “kendi aralarında olma” fırsatına sahip olmaları iyi. Genel olarak dahil etme açısından Ukraynalı çocukları Çek çocuklardan oluşan bir kolektife yerleştirmek doğrudur. Ancak bu her zaman bireysel okullardaki koşulların ne olduğuna bağlıdır. Bu, kaç sınıf olduğuna, özel eğitim ihtiyacı olan kaç öğrenci olduğuna veya başka yabancıların orada eğitim görüp görmediğine bağlıdır. Bu hassas bir konudur ve bildiğim kadarıyla müdürler ilerlerken belirli bir sınıfın genel iklimine odaklanırlar.
Hükümet son zamanlarda uğraşıyor eğitimde tasarruf önerileri. Aynı zamanda temizlikçi, aşçı, temizlikçi gibi öğretmenlik dışı personelin görevlerinin iptal edilmesi de konuşuluyor. Gelecekte şehirlerin veya belediyelerin onlara ödeme yapma ihtimali var. Bu tür değerlendirmeleri nasıl algılıyorsunuz?
Eğitimde tasarrufa yönelik benzer önerilerin memnuniyet verici olmadığını düşünüyorum. Ancak aynı zamanda önümüzdeki iki yıl içinde bu konuda bir şey olmayacağı ve gelecekte değişiklik olması durumunda devletin belediyelere bir miktar maddi tazminat vermesi gerektiği bilgisini de kaydettim. Açıklanan değişikliklerin Pilsen’e ne kadara mal olacağını hesapladık. Bu, işletme bütçesinde yılda yaklaşık 270 milyon kronluk bir artış anlamına gelecektir. Bana göre bu astronomik bir rakam ve umarım hiçbir zaman buna gerek kalmaz. Artık devletin bir sorunu olduğunu ve bunu belediyelere aktarmaya çalıştığını düşünüyorum.
Bazı eğitim uzmanları bazen Çek Cumhuriyeti’nde “şaşırtmaya” dayalı eski modele çok fazla bağlı kalındığından ve öğretmenlerin öğrencileri bağımsız düşünmeye yönlendirmek için çok az şey yaptığından bahsediyorlar. Buna katılıyor musun?
Bununla ilgili çeşitli yönler var. Ülkemizde bir öğretmenin ortalama yaşı 53, bence çok fazla. Çok az genç öğretmenimiz var. Pedagoji Fakültesi öğrencileri pratik yapmak için bana geliyorlar ve eğitimdeki yeni trendleri takip eden, modern teknolojileri kullanan, öğrencilere ilginç görevler bulan, onlarla grup halinde çalışmaya çalışan pek çok kişinin olduğunu biliyorum. Ancak bazen öğretmenlerin nasıl çalışması gerektiği konusunda baskıyla karşılaşıyorlar. Bazı genç pedagoglar buna pek tahammül edemiyor ve eğitimdeki büyük bürokrasiden de rahatsız oluyorlar. Bu yüzden gençler sıklıkla pes edip başka yerde çalışmaya gidiyorlar; daha iyi bir şey arıyorlar. Çok yazık. Sınıflarda çok sayıda çocuğun olması da rol oynuyor. Otuz öğrenciniz varsa, 22 öğrenciniz kadar ilginç yöntemler kullanmaya gücünüz yetmez.
Bireysel okullardaki koşulların ve okul yönetiminin türünün etkisi vardır. Okul müdürünün öğretmenin arkasında durması ve işini örneğin velilerin önünde savunmaya istekli olması çok önemlidir. Pilsen’de öğretimde daha modern yaklaşımların çok iyi çalıştığı, kaliteli öğretmenlerin çalıştığı ve mükemmel müdürlerin bulunduğu okullar var. Bu yüzden çok iyi eğitim verebileceğimizi düşünüyorum. Ancak bunun için gerekli olan tüm unsurları iyi bir şekilde birleştirmek gerekiyor. Bu her zaman büyük ölçüde öğretmene, okuldaki koşullara ve okulun nasıl yönetildiğine bağlıdır. İyi bir yolda olduğumuzu ve kaliteli eğitim için nelerin gerekli olduğuna odaklanmamız gerektiğini söyleyebilirim.
Öğretmen, öğretme videoları sayesinde YouTube yıldızı oluyor (27.06.2021)
Uzun süredir Pilsen’deki ilkokulların kapasitesinin artırılması gerektiği konuşuluyordu. Bu oluyor mu?
Belediyede göreve başladığımda okullarımızın kapasitelerinin artırılması açısından saatin on ikiye beş dakika olduğunu biliyordum. Milli Eğitim Bakanlığı bunu geçmişte gündeme getirmişti ancak hiçbir zaman yeterli desteği bulamadı. Her yıl bir okulun kapasitesinin arttırılmasının iyi olacağını düşündüm ve iyi gidiyoruz. Pilsen-Litice’deki okulun kapasite genişletme çalışmaları şu anda tamamlanıyor. Örneğin, pavyonun genişletilmesi planlanan Bory’deki 26. ilkokul için zaten hazır paramız var. Slovany’deki 13. ilkokulun veya Skvrňany’deki 15. ilkokulun kapasitesini artırmamız gerekiyor. Ancak her okulun kapasitesini genişletmek mümkün değildir. Eski, tarihi binalarda bu mümkün değildir. Kapasite artışı aynı zamanda okul kantininin ve spor alanının da buna göre ayarlanması ihtiyacıyla ilgilidir ki bu her yerde gerçekçi değildir. Bu nedenle, mevcut yeni okulların kapasitesini biraz arttırmanın en etkili yöntem olduğu ortaya çıktı.
Geçmişte okul olan bir binayı kullanarak çocuklara daha fazla yer kazandırmak mümkün değil mi?
Genel olarak daha önce okul olarak hizmet veren binalar günümüzde iyi durumda değildir veya farklı bir amaca hizmet etmesi amaçlanmaktadır ve buna yönelik proje dokümantasyonu hazırlanmaktadır. Ücretsiz olarak kullanılabilir bir binaya ilgi duyan özel okul temsilcileriyle sık sık tanışıyorum, ancak gerçekte böyle bir binamız yok. Ancak bazı okullarda kontenjanlara çok fazla talep olduğu görülüyor. Bazılarında yeni öğrencilerin kabul için kuraya başvurmaları gerekiyordu. Popüler okullar genellikle katılmak isteyen tüm öğrencilerin katılamayacağı bilgisini alır. Ancak piyangonun seçilmesinin nedeni, ebeveynlerin bu tür okulları aynı anda birden fazla okula gönderdikleri başvurularla boğmasıdır. Bu, birçok yinelenen uygulamaya neden olur.
Sonuç olarak, yalnızca aynı hizmet bölgesindeki en yakın okula yerleştirilebilen kişiler seçilen okula gidemeyecektir. Bunlar yürüme mesafesindeki veya toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla ulaşılabilen okullardır. Bunlar diğerlerinden daha kalitesiz okullar değil. Bazı okulların tarihsel deneyime dayanarak en iyi itibara sahip olmadıklarını biliyorum, ancak bugün tamamen farklı bir yerdeler. İmajlarını geliştirmek isterim. Birisi hangi okulu seçeceğini sorduğunda, insanlara okulların bugünkü durumunu anlatıyorum ve bazen onlar da bu duruma şaşırıyorlar. Ancak şunu da eklemeliyim ki Pilsen’deki ilkokullarımız oldukça iyi bir seviyede, öğrenciler için Pilsen’de hangi okula gittiklerinden ziyade yıllar içinde nasıl bir öğretmen yetiştirdikleri önemli.
Şehrin yeni bir okul inşa etmeyi düşünmesinin zamanı gelmedi mi? Bazı şehirlerde yeni modern okullar açıldı.
Zamanının geldiği doğrudur. Ve şunu da itiraf etmeliyim ki, uzun bir aradan sonra Pilsen’e yeni bir okulun yapılması da benim hayalim. Bu olasılığa ilgi duymaya başladığımda şehrin kendine ait bir ilkokul inşa etmenin gerçekçi olacağı bir arsası olmadığını öğrendim. Bu konuda diğer arazi sahipleriyle çalışmaya bağımlıyız. Pilsen’de mutlaka yeni bir ilköğretim okulunun dolacağını, buraya talep olacağını düşünüyorum. Demografik gelişim, Ukrayna’daki çatışmayla ilgili küresel durum ve Pilsen’deki kalkınma alanlarının planlanmasına göre, mevcut ilköğretim okullarının kapasitesinin artırılması veya yeni bir okul inşa edilmesi senaryosuna sadık kalmalıyız. Yeni bir okul inşa etmek pahalı olsa da şehrin kendine ait bir arsasının olmamasını büyük bir engel olarak görüyorum.
Ancak başkasına ait olan arazinin kullanılması ihtimalinden bahsettiniz.
Teorik olarak böyle bir ihtimal mevcut. Mesela Batı Bohemya Üniversitesi kampüsünde bunun için ideal olabilecek bir yer var. Üniversite araziyi sağlayabilir ve belediye de binayı inşa edebilir. Oraya ilköğretim okulu yapılacaksa üniversiteyle iş birliği yapılabilir. Pedagoji Fakültesi öğrencileri pratik yapmak için buraya gelebilir ve öğrenciler sanat eğitimi için Ladislav Sutnar Tasarım ve Sanat Fakültesi’ne gidebilirler. Aynı zamanda diğer fakülteler de proje günleri düzenleyebilir ve öğrencileri daha ileri eğitim için motive edebilir. Bu vizyonumun sadece yerel yönetimde değil, aynı zamanda belediye binasında bile daha fazla insan tarafından paylaşılacağını düşündüm. Diğer bir seçenek ise çok sayıda ev ve apartmanın inşa edileceği ve buralarda okullara talebin olacağı gelişmekte olan bölgelere odaklanmaktır. Böyle bir durumda okul inşası için bir yatırımcıyla pazarlık yapılması gerekecek ve bu şu anda Pilsen’in bir bölümünde gerçekleşiyor.
İlkokullarda öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Bu yaygın bir sorun mu yoksa yalnızca bazı onayları mı etkiliyor?
Sadece bazı konular için geçerli. Az sayıda matematik, fizik, kimya ve dil öğretmeni vardır. Ama bu sorunun bir çözümü olduğunu düşünüyorum. Eğitim fakülteleri ile şehirlerin yerel ihtiyaçları arasında güçlü bir bağ olmalıdır. Dekan Pavel Mentlík ile bunun üzerinde çalışıyoruz. İlkokulların nerede ihtiyacı olduğunu, yeterli öğretmenin bulunmadığını kendimize sorduk. Çözümün, öğrencileri okulların ihtiyaç duyduğu alanlara odaklanmaya motive etmek için şehri burs şeklinde dahil edebileceği konusunda anlaştık. Bazı alanlarda öğrenciler daha basit bir eğitim almayı seçiyor ama bizim bunlara pek ihtiyacımız yok, bazılarında ise öğretmen eksikliği var.
Olası bir değişiklikle ilgili tartışmalar henüz başlangıç aşamasında ama öğrencilerin örneğin matematik ya da fizik derslerini tercih etmeleri halinde kendilerine bir avantaj sağlayacağını bilmelerinin iyi olacağını düşündük. Henüz tam olarak ne olacağını söyleyemem ama şehrin desteğinin mümkün olabileceğine inanıyorum. Bunun okullara ve dolayısıyla öğrencilere ve ailelerine büyük faydası olacaktır.
Pilsen’deki ilkokullar Ukraynalı çocukların gelişiyle nasıl başa çıkıyor?
İlkokullarda yaklaşık 1.550 öğrencimizin bulunduğunu biliyoruz, çoğunlukla normal sınıflara entegre edilmiş durumdalar. Bir yerlerde sadece Ukraynalı çocuklar için sözde homojen sınıflar oluşturuldu. Bunlar bazı öğrencilere uygundur çünkü kendi çevrelerindedirler ve özel Ukraynalı asistanları vardır. Bunlar genellikle ebeveynleri yalnızca gerekli süre boyunca bizimle kalmak isteyen ve anavatanlarına dönmeyi planlayan çocuklardır. Bazı Ukraynalı çocuklar ülkelerindeki durumdan dolayı strese giriyor ve bazen Çekçe kursuna katılmak onlar için sinir bozucu olabiliyor.
Bazen homojen sınıfların ayrımcılığı çağrıştırdığını duyuyorum ama bunun bununla hiçbir ilgisi yok. Bazı Ukraynalı çocuklar homojen sınıflardan memnunlar ve bence onların da “kendi aralarında olma” fırsatına sahip olmaları iyi. Genel olarak dahil etme açısından Ukraynalı çocukları Çek çocuklardan oluşan bir kolektife yerleştirmek doğrudur. Ancak bu her zaman bireysel okullardaki koşulların ne olduğuna bağlıdır. Bu, kaç sınıf olduğuna, özel eğitim ihtiyacı olan kaç öğrenci olduğuna veya başka yabancıların orada eğitim görüp görmediğine bağlıdır. Bu hassas bir konudur ve bildiğim kadarıyla müdürler ilerlerken belirli bir sınıfın genel iklimine odaklanırlar.
Hükümet son zamanlarda uğraşıyor eğitimde tasarruf önerileri. Aynı zamanda temizlikçi, aşçı, temizlikçi gibi öğretmenlik dışı personelin görevlerinin iptal edilmesi de konuşuluyor. Gelecekte şehirlerin veya belediyelerin onlara ödeme yapma ihtimali var. Bu tür değerlendirmeleri nasıl algılıyorsunuz?
Eğitimde tasarrufa yönelik benzer önerilerin memnuniyet verici olmadığını düşünüyorum. Ancak aynı zamanda önümüzdeki iki yıl içinde bu konuda bir şey olmayacağı ve gelecekte değişiklik olması durumunda devletin belediyelere bir miktar maddi tazminat vermesi gerektiği bilgisini de kaydettim. Açıklanan değişikliklerin Pilsen’e ne kadara mal olacağını hesapladık. Bu, işletme bütçesinde yılda yaklaşık 270 milyon kronluk bir artış anlamına gelecektir. Bana göre bu astronomik bir rakam ve umarım hiçbir zaman buna gerek kalmaz. Artık devletin bir sorunu olduğunu ve bunu belediyelere aktarmaya çalıştığını düşünüyorum.
Bazı eğitim uzmanları bazen Çek Cumhuriyeti’nde “şaşırtmaya” dayalı eski modele çok fazla bağlı kalındığından ve öğretmenlerin öğrencileri bağımsız düşünmeye yönlendirmek için çok az şey yaptığından bahsediyorlar. Buna katılıyor musun?
Bununla ilgili çeşitli yönler var. Ülkemizde bir öğretmenin ortalama yaşı 53, bence çok fazla. Çok az genç öğretmenimiz var. Pedagoji Fakültesi öğrencileri pratik yapmak için bana geliyorlar ve eğitimdeki yeni trendleri takip eden, modern teknolojileri kullanan, öğrencilere ilginç görevler bulan, onlarla grup halinde çalışmaya çalışan pek çok kişinin olduğunu biliyorum. Ancak bazen öğretmenlerin nasıl çalışması gerektiği konusunda baskıyla karşılaşıyorlar. Bazı genç pedagoglar buna pek tahammül edemiyor ve eğitimdeki büyük bürokrasiden de rahatsız oluyorlar. Bu yüzden gençler sıklıkla pes edip başka yerde çalışmaya gidiyorlar; daha iyi bir şey arıyorlar. Çok yazık. Sınıflarda çok sayıda çocuğun olması da rol oynuyor. Otuz öğrenciniz varsa, 22 öğrenciniz kadar ilginç yöntemler kullanmaya gücünüz yetmez.
Bireysel okullardaki koşulların ve okul yönetiminin türünün etkisi vardır. Okul müdürünün öğretmenin arkasında durması ve işini örneğin velilerin önünde savunmaya istekli olması çok önemlidir. Pilsen’de öğretimde daha modern yaklaşımların çok iyi çalıştığı, kaliteli öğretmenlerin çalıştığı ve mükemmel müdürlerin bulunduğu okullar var. Bu yüzden çok iyi eğitim verebileceğimizi düşünüyorum. Ancak bunun için gerekli olan tüm unsurları iyi bir şekilde birleştirmek gerekiyor. Bu her zaman büyük ölçüde öğretmene, okuldaki koşullara ve okulun nasıl yönetildiğine bağlıdır. İyi bir yolda olduğumuzu ve kaliteli eğitim için nelerin gerekli olduğuna odaklanmamız gerektiğini söyleyebilirim.
Öğretmen, öğretme videoları sayesinde YouTube yıldızı oluyor (27.06.2021)