Allaha Mahsus Ne Demek ?

Allaha Mahsus Ne Demek?

İslam düşüncesinde sıkça karşılaşılan kelimelerden biri "Allaha mahsus" ifadesidir. Bu terim, kelime anlamı olarak, sadece Allah’a ait olan, yalnızca O’na özgü bir durumu, sıfatı ya da fiili tanımlar. Her ne kadar kısa ve basit bir ifade gibi görünse de, derin bir tefekkür ve inceleme gerektiren bir anlam içerir. Bu yazıda, "Allaha mahsus" ifadesinin ne anlama geldiğini, İslami literatürde nasıl kullanıldığını ve bu kavramın hangi bağlamlarda yer bulduğunu detaylı bir şekilde ele alacağız.

“Allaha Mahsus” İfadesinin Anlamı

Türkçede "mahsus" kelimesi, "özgü", "ait", "belirli bir şeye özgü" anlamında kullanılır. “Allaha mahsus” ifadesi ise, yalnızca Allah’a ait olan, O'na özgü bir durum, özellik veya eylemi tanımlar. Başka bir deyişle, bu kavram Allah’ın zatı, sıfatları ya da fiilleri ile sınırlıdır ve hiçbir yaratık ya da varlıkla paylaşılamaz.

İslam'da Allah, mutlak güç ve kudret sahibi, her şeyin yaratıcısı ve her şeyin tek egemeni olarak kabul edilir. Dolayısıyla "Allaha mahsus" olan her şey de, bu özelliklerin ışığında, sadece O'na has kılınmış şeylerdir. Örneğin, Allah’ın varlık özellikleri, bilgi, kudret gibi sıfatları yalnızca O’na mahsustur ve bu sıfatların hiçbiri yaratılmışlar için geçerli olamaz. Aynı şekilde, bazı fiiller de sadece Allah’a mahsus olup, hiçbir insan veya varlık için mümkün değildir.

İslami Literatürde “Allaha Mahsus” İfadesinin Kullanımı

İslam dünyasında, "Allaha mahsus" terimi genellikle Allah’ın mutlak kudretini ve O’na ait olan özel sıfatları ifade etmek için kullanılır. Bu kullanım, Kur’an-ı Kerim ve hadislerde de kendini gösterir. Allah’ın sıfatları arasında yer alan, "her şeyi bilme", "her şeye gücü yetme", "her şeye hükmetme" gibi kavramlar yalnızca O’na mahsus sıfatlardır ve bunlar insanlarda ya da diğer varlıklarda asla bulunmaz.

Örneğin, Allah’ın "her şeyi bilme" sıfatı, Allah’ın her şeyin geçmişini, presentini ve geleceğini bilmesi anlamına gelir. Bu bilgi, Allah’ın kudretinin bir yansımasıdır ve sınırsızdır. İnsanın ise sınırlı bir bilgisi vardır, o yüzden bu bilgi de Allah’a mahsus kabul edilir. Aynı şekilde, Allah’ın her şeye gücü yetmesi, her türlü yaratılış ve olay üzerinde mutlak egemenliğe sahip olması da sadece O’na mahsustur. İnsanlar ve diğer varlıklar bu mutlak kudretten pay alamazlar.

Allaha Mahsus Olan Fiiller

İslam’da yalnızca Allah’ın gerçekleştirebileceği bazı fiiller vardır. Bunlar, genellikle yaratma, öldürme, diriltme gibi kavramlarla ilişkilendirilir. Allah, evreni yaratmakla, her türlü canlıyı var etmekle ve her bir varlık için bir yaşam süresi tayin etmekle sadece kendine mahsus olan bir kudrete sahiptir. Bu fiillerin hiçbiri, yaratılmışlar tarafından gerçekleştirilemez.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın yaratma fiili, en belirgin şekilde "Yaratan" (el-Hâlik) sıfatı ile yer alır. Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve yarattığı her şey üzerinde mutlak hâkimiyet sahibidir. Bu yaratma gücü, yalnızca Allah’a mahsus olan bir özelliktir. Aynı şekilde, ölüm ve diriliği veren de Allah’tır. İnsanlar ne kendilerini yaratabilir, ne de bir başkasını yaratabilir; bu sadece Allah’a aittir. Bu bağlamda "Allaha mahsus" ifadesi, yalnızca Allah’ın varlıkları yaratma ve onlara can verme gibi fiillerini ifade eder.

“Allaha Mahsus” İfadesinin Teolojik Boyutu

Teolojik açıdan, "Allaha mahsus" terimi, Allah’ın zatı ile ilgili derin bir anlam taşır. İslam’ın temel inanç esaslarından biri, Allah’ın tevhid (birlik) ilkesidir. Bu ilke, Allah’ın bir ve benzersiz olduğunu kabul eder. Allah’ın sıfatları, fiilleri ve özellikleri de bu tevhid anlayışı çerçevesinde sadece O’na mahsustur. Bu bakımdan, Allah’ın mutlak egemenliği ve kudreti, tevhid inancının temel unsurlarından biridir. Allah’ın hiçbir yönü, hiçbir yaratılmış varlıkla örtüşemez; her şeyin başlangıcı ve sonu O’nun elindedir.

Ayrıca, "Allaha mahsus" terimi, insanın acziyetini de gözler önüne serer. İnsan, bir varlık olarak sınırlıdır ve Allah’ın kudretini tam olarak kavrayamaz. Allah’ın her şey üzerindeki hükmü, insanın aklının alabileceği bir düzeyin çok ötesindedir. Bu yüzden, "Allaha mahsus" olan her şey, insanın egemenliğinden ve müdahalesinden uzaktır.

Günlük Hayatta "Allaha Mahsus" İfadesinin Kullanımı

İslam kültüründe "Allaha mahsus" ifadesi, yalnızca teorik bir kavram olarak kalmaz, aynı zamanda günlük yaşamda da kullanılabilir. Örneğin, bir kişinin sahip olduğu bir yetenek, başarı veya özellik, genellikle "Allaha mahsus" ifadesiyle vurgulanabilir. Bu, kişinin o yeteneklerinin ya da başarısının sadece Allah’ın lütfu ve izniyle mümkün olduğunun bir ifadesidir. Ayrıca, hayatta karşılaşılan olaylar, insanın kontrolü dışında gelişen durumlar da yine "Allaha mahsus" olarak nitelendirilebilir. Bu anlamda, insanın her türlü başarısı ve başarısızlığı, Allah’ın takdiri ve iradesi doğrultusunda şekillenir.

İslam toplumlarında, özellikle dua ve ibadetlerde de "Allaha mahsus" kavramı sıkça vurgulanır. İnsanlar, Allah’a dua ederken yalnızca O’ndan yardım isterler çünkü yalnızca O, her türlü dileği yerine getirebilecek güç ve kudrete sahiptir. Dua etme ve Allah’a yönelme, bir anlamda O’na mahsus olan mutlak egemenliği kabul etmenin bir yoludur.

Sonuç

"Allaha mahsus" ifadesi, İslam inancında çok derin bir anlama sahiptir ve Allah’a ait olan her şeyi tanımlar. Allah’ın sıfatları, fiilleri ve kudreti yalnızca O’na mahsustur ve insanın bu kudreti kavrayabilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, Allah’ın yarattığı her şey ve her olay da O’na özgüdür. Bu kavram, tevhid inancının bir parçası olarak, Allah’ın mutlak egemenliğini ve gücünü kabul etmek anlamına gelir. İnsanlar, sahip oldukları her şeyin Allah’ın lütfu ve izniyle var olduğunun bilincinde olarak, O’na yönelir ve O’ndan yardım isterler. "Allaha mahsus" ifadesi, İslam’daki teslimiyet, acziyet ve Allah’a olan güvenin bir simgesidir.
 
Üst